3.GÖZ

Ruh ile Yaşam Arasındaki Bağı Kurduğu Söylenen ve Üçüncü Göz Olarak Bilinen: Epifiz

Üçüncü göz muhabbeti, her zaman mistik bir öğe olarak kabul edilse de yapılan çalışmalarla beraber epifiz bezinin bu göz ile alakalı olduğu konusunda ciddi iddialar var. 

Peki, bu organ gerçekten var ve ruh ile bağlantılı mı yoksa tüm bunlar birer söylentiden mi ibaret?

Epifiz Bezinin Görevi

Kadim insanlardan günümüze kadar gelen; bunca yıla rağmen gizemini koruyan bu kozalaksı bez, beyindeki küçük bir endokrin-içsalgı bezidir. Asıl görevi seratonin ve melatonin hormonlarını salgılamak olan bu doku parçası hakkında, kökeni antik dönemlere, Descartes’a ve gizem bilime (okültizm) kadar uzanan sayısız hikaye anlatılır… 

“Üçüncü göz” ya da “aklın ışığı’’ olarak da adlandırılan epifiz bezinin, meditasyon yoluyla Astral seyahat deneyimi yaşamak isteyen insanın fiziksel ve doğaüstü-spiritüel dünyaları arasındaki geçiş kapısı olduğuna inanılır… Descartes insan ruhunun bu salgı bezinde “oturduğunu” iddia etmiştir… 

Yapısal anlamda gözün yapısıyla benzerlikleri olsa da en büyük farkı gözlerimiz ışığa duyarlıyken ve fonksiyonları ortam ışıklı iken devreye girerken, bu bez işlevsel hale geçmek için karanlık ortamı beklemektedir.

Epifiz Bezinin Tarihi

Epifiz bezinin tarihini günümüze dek izlemek oldukça ilginç ve gizemlidir. Kadim insanlar bu minik yapıya büyük önem verdiler. M.Ö. 4’ncü yüzyılda Yunanlı anatomi uzmanı Herophilis bu beze ‘düşünce akışını düzenleyen büzücü kas’ adını verdi. Bu tanım, epifizin zihinsel ve fiziksel alemler arasında bir güç çevirici (dönüştürücü) olarak işlev yaptığını düşünmemize neden olmuştur. 

1886′da iki mikro anatomi uzmanı, H.W. De Graff ve E. Baldwin Spencer, birbirlerinden bağımsız olarak epifizin, küresel bir lens ile dolu içsel bir odayı çevreleyen pigmentli retina hücreleri olan dışsal gözlerin tüm önemli özelliklerine sahip olan, dumura uğramış bir göz olduğunu keşfetti. Daha sonraki araştırma bezin aslında hem direkt olarak hem de dışsal gözden gelen sinir yolları vasıtasıyla çevresel ışığa tepkiler verdiğini kanıtladı. 

Bunların yanında Hindistan’ın yoga metinlerinin ve çağlar boyunca mistik geleneklerinin epifize değinirken ‘sezginin gözü’ ve ‘üçüncü göz’ olarak bahsetmeleri tesadüfün ötesindedir.

Büyük Bir Muamma Olan Epifiz Bezi

Epifiz bezi, Roma’da katolizmde temsil edilmektedir; epifizi sanatsal olarak çam kozalağı şeklinde resmederler. Eski çağlardaki toplumlarda, özellikle Mısır ve Romalılar epifiz bezinin yararlarını biliyor ve bunu geniş sembolojilerinde göz sembolü ile sembolize ediyorlardı. 

Fransız düşünür, yazar Voltaire de epifizin sırrını çözmek için birçok otopsi yapmıştır. Epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklerde ise daha fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçektir. Bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğince yükseğe yapılmıştır. 

Yani ibadethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak olarak iddia ediliyor.

Epifiz Bezimizi Nasıl Öldürüyorlar?

1990’ların sonlarında, Jennifer Luke adlı bir bilim insanı, sodyum floridin epifiz üzerindeki etkileri konusunda ilk çalışmaları başlatmıştır. Luke, beynin orta yerinde bulunan epifiz bezinin, florid için bir hedef olduğunu bildirdi. Epifiz bezi, bedendeki kemikler de dahil diğer fiziksel maddelerden daha fazla floridi absorbe etmekte, emmekteydi. Epifiz bezi tıpkı bir mıknatıs gibi sodyum floridi çeker. Bu da epifizin kireçlenmesine ve bedendeki tüm hormonal işlemin etkin bir şekilde dengelenmesine engel olur.

Daha sonra yapılan çeşitli araştırmalar da sodyum floridin beyindeki en önemli bezde absorbe edildiğini kanıtlamıştır. Sodyum florid, beynimizdeki en önemli salgı bezimize saldırıda bulunmaktaydı. Sodyum florid, yiyeceklerde, içeceklerde, banyolarda, içme sularında bulunur.

Bunun da insanın farkındalığını artırmasını tökezletmek için bilinçli olarak koyulan engellerden biri olduğu düşünülüyor.

Fakat epifiz beziyle alakalı ilginç olaylar bununla da bitmiyor. Gelin şimdi bu sembolün nerelerde kullanıldığına bakalım..

Papanın Asası

Vatikan’da Bulunan Heykel

Sümer Tanrısı

Asur Kralı Sargon

Yunan Tanrısı

Masonik Loca

Roma’daki Heykel

Hitler’in Masası

 
 
 
 
 
 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir